Bir Süleyman Lazım, Bir de Sinan


Bu satırlar aslında çok da bana ait değil. Kalem benim ama fikirler bir düşünürün, bir bilim adamının. Ağzım açık kalmıştı dinlerken; sözler akıyordu, adam derya deniz. Tek tek not aldım aklıma.

"Canı her istediğini yapan, canına köledir," diyordu. Özgürlükle kölelik arasında kalanlara sesleniyordu. Ona göre gerçek özgürlük, dürtülerine karşı güzel olanı seçebilmekti.

Beyin devresi... Çalıştırılmayınca gelişmiyor. Beyin, deneyimlemeyi öğrenen bir organ. Ön beynin irade görevi varmış örneğin; bir sürü data var orada. "Tuvalete 5 bin kişiyle giriyoruz aslında," dediğinde bayağı bir gülmüştüm. Bu datayı nasıl formüle ediyoruz?

Maalesef önceliğimiz haz peşinde koşmak. Kendimizle sohbet etmiyoruz, durup bir düşünmüyoruz. Bir uyuşmuşluk içindeyiz aslında. Hazlarımızın kölesiyiz.

Diyordu ki bilge: "Aşık olmak lazım, aşık! Hayata, amaca, hedefe... Manevi, bilimsel, felsefi şeylere. Başka bir frekansa geçmek yani. Aşk tek bir kişiye yönleniyorsa ya çocuktur ya da olmamıştır. Birine tüm hayatın anlamını yüklememeliyiz," diyordu. Gerçek aşk, dünyayı aşkla görmek belki de. Gözünü yükseklere dikmek, gökyüzüne, yıldızlara bakmak.

"Düşünmezsen o senin düşmanın olur," derler ya. Düşün; ne için geçecek hayat.

Anlayacağınız, bir Süleyman lazım, bir de Sinan.

Add a Comment